Memede iyi hulu kitleler; fibroadenom, filloides tümör, fibrokist, yağ nekrozu, intraduktal papillom şeklinde sıralanır.
İçindekiler
- Fibroadenom Nedir?
- Fibroadenomlar Kansere Dönüşür mü?
- Muayene veya Tetkik Sırasında Fibroadenom Saptanırsa ne Yapmak Gerekir?
- Fibroadenomlara Ne Zaman Müdahale Edilir?
- Ameliyatsız Tedavi Yöntemleri
- Filloid Tümörler
- Fibrokistik Meme Hastalığı
- Memede Kist Nedir?
- Memedeki Kistlerin Yapıları Nasıldır?
- Meme Kisti Kanser Açısından Risk Faktörü müdür?
- Fibrokistler Niçin Tehlikelidir?
- Hekime ne zaman başvurmalı?
- Memede Kist Tanısı Nasıl Konur?
- Meme Kistleri Nasıl Tedavi Edilir?
- Meme ağrısını rahatlatmak için yaşam şekli önerileri:
- Yağ Nekrozu
- İntraduktal Papillom
- İntraduktal Papillomun Özellikleri Nelerdir?
- İntraduktal Papillom Belirtileri Nelerdir?
- İntraduktal Papillom Tanısı Nasıl Yapılmaktadır?
- İntraduktal Papillomların Tedavisi Nasıldır?
Fibroadenom Nedir?
Fibroadenomlar, kadınlarda her yaşta en sık rastlanan, solid (katı) iyi huylu, ağrısız meme tümörleridir. Memede radyolojik olarak iyi huylu olduğunu düşündüğümüz solid kitlelerin çoğunluğu fibroadenomlardır.Hormonal aktiviteler özellikle östrojenik aktivitedeki artış fibroadenomların etiyolojisinde önemli bir role sahiptir. Fibroadenomlar, östrojene duyarlı epitel ve stromal dokudan oluşan iyi huylu kitlelerdir.
Özellikle üreme çağındaki kadınlarda (20-40 yaş) sık görülmekle birlikte her yaşta görülebilirler. Özellikle reprodüktif (üreme çağı) dönemde ve hamilelik döneminde hormonların etkisi ile büyüyebilirler, menopoz döneminde ise küçülebilir hatta kaybolabilirler. Bazı kadınlarda birden fazla sayıda ve/veya her iki memede fibroadenom gelişebilir. % 20 vakada sayıları birden fazladır.
Bazıları, muayene sırasında ele gelirken bazıları sadece sadece ultrasonografide saptanır. Düzgün sınırlı, meme dokusu içinde kolayca hareket eden lastik kıvamında kitlelerdir. Elle muayenede hareketli olup kaçtıkları için ‘meme faresi’ olarak isimlendirilirler. Genellikle 1 veya 2 cm boyutundadır ve sıklıkla aynı boyutta kalırlar ancak bazen fibroadenomlar büyüme gösterebilirler. Çoğu fibroadenom benzer görüntüleme bulgularına sahiptir ve basit fibroadenom olarak tanımlanır. Bununla birlikte farklı histopatolojik özellikler ve bileşenler nedeniyle fibroadenomların varyantları tarif edilmiştir. Bu varyantların teşhisi önemlidir. Farklı klinik davranışları, malign dönüşüm potansiyelleri ve tedavi stratejileri vardır.
Bu varyantlar;
- Basit fibroadenom
- Kompleks fibroadenom; hücre hiperplazisi ile giden fibroadenomlardır. Patolojik inceleme ile tanı konulur.
- Juvenil fibroadenom; 10-18 yaş arasında çocukluk veya ergenlik döneminde hastalarda teşhis edilen bir fibroadenom, jüvenil olarak isimlendirilir.
- Giant (dev) fibroadenoma; 5 cm’den daha büyük boyutlara ulaşan fibroadenomlardır. Meme dokusuna baskı yapacağından dolayı cerrahi olarak çıkarılmalıdır.
Fibroadenomlar Kansere Dönüşür mü?
Fibroadenomlar, genel popülasyonda artmış meme kanseri riski ile bağlantılı değildir. Ancak, ailesinde meme kanseri öyküsü olan kadınlarda ve kitlenin histopatolojik incelemesinde proliferatif (çoğalma ) değişiklikler olan olgularda meme kanseri riskinde artış bildirilmiştir. Çok nadiren kanser öncülü lezyonlar içerebilirler. Öte yandan fibroadenom olarak düşünülen her kitlenin % 5 başka patoloji olabileceği akılda bulundurulmalıdır.
Muayene veya Tetkik Sırasında Fibroadenom Saptanırsa ne Yapmak Gerekir?
Memede fibroadenoma benzeyen bir kitle saptandığı zaman, hasta detaylı değerlendirilir ve ultrasonografik olarak yüksek olasılıkla fibroadenom düşünülüyorsa 6 aylık süreler ile takibe alınır. Eğer 2-3 yıl boyunca 6 aylık aralıklar ile olan takipte kitlede büyüme yoksa ve formu değişmiyorsa rutin takibe dönülür.
Ancak kitlede büyüme görülürse veya kanser şüphesi varsa o zaman kitleden kalın iğne (trucut veya core) biyopsisi yapmak gerekir. Kesin tanı patolojik inceleme ile konulur. Patoloji sonucuna göre takip veya cerrahi müdahale kararı verilir.
Fibroadenomlara Ne Zaman Müdahale Edilir?
Fibroadenomlar özellikle menopoz öncesi genç kadınlarda sıklıkla izlenen, iyi huylu meme tümörleridir. Kansere dönüşme ihtimalleri yok denecek kadar azdır. Genellikle takip edilirler ve tedavi gerektirmezler.
Takipler sırasında hızlı büyüyen, şekil değiştiren, sınırları düzensiz olan, meme dokusu içinde hareket etmeyen, 25-30 mm’nin üzerine çıkan veya biyopsi sonucunda kesin olarak fibroadenom tanısı konulamayan 35 yaş üzerindeki hastalardaki kitlelerin çıkarılması önerilmektedir. Klasik tedavi, endikasyonu olan fibroadenomların ameliyat ile çıkarılmasıdır.
Fibroadenom tanısı kesin olsa bile semptomların varlığı, çapın 2cm’den büyük olması, hızlı büyüme, kompleks özellikler, hastalığın tekrarlaması veya hasta kaygısı gibi özelliklerden bir veya birkaçının varlığı cerrahi müdahaleyi gerektirir. Ancak fibroadenomlar nedeni ile yapılan operasyonlar birçok genç kadın için kozmetik açıdan can sıkıcı olabilmektedir. Meme cildinde operasyona bağlı oluşan izler bir sorun olabileceği gibi, tekrarlayan fibroadenomlar nedeniyle yapılacak operasyon ve anestezi riskleri de hastalar için diğer bir stres unsurudur. Cerrahi dışı tedavi teknikleri bazı hastalarda uygulanabilir.
Ameliyatsız Tedavi Yöntemleri
Bu yöntemler 2 gruba ayrılıyor:
Gelişen teknoloji ile birlikte fibroadenomların ameliyatsız tedavi edilmelerine olanak sağlayan birçok yöntem geliştirildi.
- Bunların arasında en sık kulanılanı vakum iğneleri ile fibroadenomların bütün olarak yada parçalanarak çıkarılmasıdır (BLES, Vakum Biyopsi Sistemi).
- Ayrıca fibroadenomları cilt üstünden veya meme içinden tahrip edip, gelişimini bozup küçülten ablasyon tedavileri (Kriyoablasyon, lazer Ablasyon, ses dalgası (echoterapi) ile ablasyon) mümkündür.
Filloid Tümörler
Memenin nadir görülen fibroepitelyal tümörleridir. Histolojik olarak iyi huylu, sınırda ( borderline) ve kötü huylu (malign) olarak sınıflandırılırlar. %50’den fazlası iyi huylu ve yaklaşık %25’i kötü huyludur. Klinik olarak 3 cm’den büyük, hızlı büyüyen fibroadenom benzeri kitle saptandığı zaman filloides tümörden şüphelenilmelidir. Filloid tümörlerin tedavisi cerrahidir. Sınırda ve kötü huylu tümörlerde lokal tekrarı önlemek amacıyla en az 1 cm sınır ile eksizyon yapılması gerekmektedir.
Fibrokistik Meme Hastalığı
Eskiden fibrokistik hastalık terimi kullanılırken artık bu durumun bir hastalık olmadığı kabul edilmiştir.
Memede Kist Nedir?
Meme kistleri içleri sıvı dolu keseciklerdir!
Meme kistleri, kadınlar arasında çok yaygın bir tanıdır ve genel olarak meme kitlesinin veya meme semptomlarının en yaygın nedenini temsil ederler ve bir meme kliniğine sevkin de en yaygın nedenlerinden biridir. Tüm yaş gruplarında görülebilirse de, en sık 30 – 50 yaşlarında görünür. Toplumda kadınların yaklaşık % 60’ın da geliştiği tahmin edilmektedir. Meme kistleri, memenin fibrokistik hastalığı olarak bilinen daha büyük, iyi huylu bir hastalık sürecinin parçasıdır. Bu hastalık süreci, meme dokusundaki hem fibröz hem de kistik değişikliklerin geniş bir yelpazesidir. Basit meme kisti, meme parankimi içinde epitel ile kaplı sıvı dolu bir boşluktan oluşan iyi huylu oluşumlardır. Küçük mikrosistlerden büyük makrosistlere kadar değişebilirler ve tek veya çoklu olabilirler. Bu kistler tamamen asemptomatik olabilir ve sadece tesadüfen keşfedilebilirler. Bazen semptomatik olabilirler, ele gelen nodüler sertlikler, ağrı veya meme başı akıntısına yol açabilirler.
Fibrokistik hastalık tek başına meme kanseri gelişimi için kesinlikle bir risk faktörü değildir. Basit meme kisti, proliferatif olmayan iyi huylu bir hastalık süreci iken, fibrokistik hastalıkla birlikte atipi (veya atipik duktal hiperplazi) varsa malign potansiyele sahiptir.
Meme kistleri, üreme çağının bir hastalığıdır. Yani kadınların adet gördükleri hormonal olarak aktif oldukları dönemde hormon etkisiyle meme kistleri görülürler. Her siklusta/adet döngüsünde hormon etkisiyle meme kistleri büyüyebilir, çoğalabilir ve şikayet oluşturabilirler. Meme kistlerinin memede en sık oluşturdukları şikayetlerden biri memede ağrı ve gerginlik hissidir. Menstruel siklusun (adet) bitiminde hormonların düşmesiyle meme kistleri geriler ve kistlerin oluşturduğu şikayet ve belirtiler de kaybolur.
Menopoz sonrası hormon etkisi ortadan kalkacağı için meme kistlerinin gerilemeleri ve kaybolmaları beklenir. Menopozda ortaya çıkan veya menopoz sonrası belirti ve şikayetleri devam eden meme kistlerinin araştırılması gerekir.
Memedeki Kistlerin Yapıları Nasıldır?
Meme kistleri dört şekilde ortaya çıkabilirler:
1. Basit kistler: İnce bir duvarı olan içi sıvı dolu düzgün keseciklerdir. Basit kistler meme kanseri için risk yaratmazlar. Belirtileri yoksa, şikayet oluşturmuyorlarsa basit meme kistleri tedavi gerektirmez ve normal takip programları ile izlenebilirler.
2. Septalı kistler: Duvarları basit kistler gibi ince veya biraz daha kalın olabilir. Temel özellikleri kisti çeşitli şekillerde bölen fibröz (bağ dokusundan) bantların olmasıdır. Septalı kistler genellikle iyi huylu olurlar. Bazen kistin içeriği boşaltılarak tedavi edilmek istense de, hem kistin bağ dokusuyla bölünmüş olmasından dolayı, hem de içeriğinin tam olarak boşaltılamaması açısından yeniden kist oluşumu meydana gelebilir.
3. Komplike Kistler
Duvarları basit kistlerden daha kalındır. Kist içini bölen fibröz bantlar içerebilirler veya içermezler. Ancak kist içerisindeki sıvı daha yoğun kıvamlı, iltahabi hücreler içeren, hücre kalıntıları içeren yapıda olabilir. Komplike kistlerde kanser riski % 1’ in altındadır.
4. Kompleks kistler: İçlerinde sıvı ile beraber (solid) katı doku içeriği de olan, bağ dokusundan bölmeleri olabilen, sıvı içeriği yoğun görünümlü, sınırları düzensiz kistlerdir. Bu kistlerde kanser riski % 1-23 arasındadır.
Meme Kisti Kanser Açısından Risk Faktörü müdür?
Basit meme kistlerinden korkmak gerekmez. İyi huylu oluşumlardır. Rutin takip dışında, basit meme kistleri ek izlem gerektirmezler. Ancak komplike ve kompleks meme kistleri tehlikeli olabilirler ve mutlaka meme kanseri yönünden bu tip kistlerin araştırılmaları gerekir.
Fibrokistler Niçin Tehlikelidir?
Fibrokistler büyük oranda hastanın kanser riskini artırmaz ancak oluşturduğu şikayetler ile rahatsız edici bir durumdur. Yine de düzenli olarak doktor kontrolünde olmak önemlidir, çünkü bu tip memeleri değerlendirmek zor olabilir ve kanserin erken belirtileri gözden kaçırılabilir.
Hekime ne zaman başvurmalı?
- Memede ele gelen yeni bir kitle fark edilirse
- Daha önce kist olduğu düşünülen bir kitle aniden büyürse
- Adet dönemi geçtikten sonra bile ağrı devam ediyor veya artıyorsa
- Memede sıra dışı bir değişiklik ortaya çıkmışsa
- Kanlı meme ucu akıntısı mevcutsa vakit kaybetmeden hekime başvurulmalıdır.
Memede Kist Tanısı Nasıl Konur?
- Memenin fibrokistik hastalığının ya da meme kistlerinin tanısı, radyolojik inceleme ile konulur. Meme kistlerini en doğru saptayan tanı aracı ultrasonografidir. Ultrasonografi ile kitlenin kist (sıvı içerikli) mi olduğu veya katı (hücrelerden oluşan) mı olduğu anlaşılır. Meme kistinin yapısına ve hastanın özelliklerine göre kontrastlı (ilaç verilerek) meme MRI ile incelemesi gerekebilir.
- Meme kistleri büyükse (3 cm ve üzeri), iltihaplanmışsa enjektör yardımıyla boşaltılarak hücresel özellikleri için sitolojik incelemeye ve enfekte içerik ise mikrobiyolojiye gönderilmeleri gerekebilir.
- Kompleks meme kistlerine, özelliklerine göre biyopsi ve/veya cerrahi girişim gerekebilir.
Meme Kistleri Nasıl Tedavi Edilir?
Memenin basit kistleri ve basit fibrokistik hastalık, tedavi veya ek bir izlem yöntemi gerektirmez. Memenin iyi huylu, zararsız değişiklikleridir. Meme kistleri şikayet oluşturuyorlarsa, (memede ağrı, memede gerginlik gibi) yapılarına göre tedavi gerektirenler olabilir. Bazen kist büyükse ve ciddi ağrı yapıyorsa kist içindeki sıvı iğne yardımı ile boşaltılır. Bu işlem risk içermez ve hastanın hızla rahatlamasını sağlar.
Nadiren kistik yapının içinde hücrelerden oluşan, solid bir oluşum görülür. Bu durumda kesin tanı için hücrelerden oluşan kısımdan biyopsi yapılır. Kötü huylu, yani meme kanseri çıkan meme kistleri, kanserin özelliğine göre tedavi edilir. Kanserin özelliğine göre, cerrahi dışında ek tedaviler ( kemoterapi, radyoterapi, hormonoterapi) gerekebilir.
Fibrokistik meme hastalığı olan kadınların çoğunun tedaviye ihtiyacı yoktur. Tedavide ağrı ve rahatsızlığı gidermek için ağrı kesiciler veya antiinflamatuar ilaçlar alınabilir. Nadiren hormonal düzeni modüle eden ilaçlara ihtiyaç duyulabilir. Alternatif tıp için “evening primrose oil” veya E vitamini kapsüllerinin fayda sağlayabileceği bildirilmiştir.
Meme ağrısını rahatlatmak için yaşam şekli önerileri:
Ağrı ve gerginlik hissini azaltmak için destekleyici sütyenler kullanılması, sütyen bedeninin doğru seçilmesi, egzersiz yaparken veya uyurken sporcu sütyeninin kullanılması, bilimsel bir kanıt olmamakla birlikte kafein alımının kısıtlanması, az yağlı yiyecekler tüketilmesi, trans yağların diyetten çıkarılması önemlidir. Kullanılan hormonal ilaçlar veya gıda takviyeleri konusunda dikkatli olunması ve doktorun bilgilendirilmesi gerekmektedir.
Yağ Nekrozu
Memedeki travma veya geçirilmiş cerrahiye bağlı olarak yağ dokusunda oluşan inflamatuvar yanıt sonrası ortaya çıkan bağ dokusuna (fibrozise), uzun dönemde kalsiyum çökmesi (distrofik kalsifikasyon) ile yağ nekrozu ortaya çıkar. Öykü, travma veya geçirilmiş cerrahi hikayesi açısından önemlidir. Yağ nekrozunun mamografik görünümü tecrübeli bir meme cerrahı için çok tipiktir. Buna rağmen kötü huylu bir oluşum şüphesi oluşursa kalın iğne ile mutlaka biyopsi yapılmalıdır. Deride veya meme başında çökme ve çekinti olabilir.
Biyopsi yapılmadan meme kanseri ile ayırıcı tanı yapılamaz.
İntraduktal Papillom
İntraduktal papillom, genellikle meme süt kanallarının meme ucuna yakın kısmında kanalın içinde oluşan iyi huylu tümörler olarak tanımlanabilmektedir. Bazen meme ucundan uzakta ve birden fazla papillom (papillomatozis) gözlemlenebilmektedir.
İntraduktal Papillomun Özellikleri Nelerdir?
- İntraduktal papillom, genellikle meme ucuna yakın süt kanalının içinde meydana gelen, çoğunlukla 5 mm’den küçük nodüler yapıdadır.
- İntraduktal papillom eğer çok büyürse, bazen ortaya çıktığı bölgede bir kitle oluşturarak, beraberinde ağrıya sebep olabilmektedir.
- Hastaların çoğunun şikayeti meme başı akıntısıdır.
- İntraduktal papillomlar çoğunlukla kanlı veya şeffaf olmak üzere, bazen de sarı, yeşil veya kahverengi meme başı akıntılarına sebep olabilirler.
- İntraduktal papillom, ortalama olarak 35-55 yaş aralığındaki kadınlarda ortaya çıkmaktadır.
- Tek papillom oluşumunun aksine, çoklu papillom (papillomatozis) meme kanseri riskini arttıran niteliktedir.
İntraduktal papillom, meme kanseri açısından minimal risk içeren bir durum olarak ele alınmaktadır. Ancak yine de tanı ve değerlendirmeler sonucunda gerekli görülmesi durumunda, içinde bulunduğu süt kanalı ile birlikte cerrahi olarak çıkartılması gerekebilmektedir.
İntraduktal Papillom Belirtileri Nelerdir?
İntraduktal papillomların en sık rastlanan belirtisi patolojik meme başı akıntısı dediğimiz tek memeden tek süt kanalından gelişen ve memeyi sıkmadan kendiliğinden gelen kanlı veya şeffaf görünümdeki meme başı akıntılarıdır. Bazı intraduktal papillomlar belirli bir süre hiçbir şikayet yapmadan ve meme başı akıntısına neden olmadan süt kanalının içinde bulunabilir. Bunlar dikkatli yapılan meme ultrasonunda genişlemiş süt kanalının içerisinde kitlenin görülmesi ve doppler ultrasonografi yapılarak kitlenin içinde kan damarları olduğunun görülmesi ile teşhis edilirler.
İntraduktal Papillom Tanısı Nasıl Yapılmaktadır?
Meme ucuna yakın ya da meme ucundan uzakta ortaya çıkabilecek olan intraduktal papillomun tanısı, temel olarak şu yöntemlerle gerçekleştirilmektedir:
Ultrasonografi ve Meme Manyetik Rezonans (MR) görüntüleme yöntemleri en sık kullandığımız yöntemlerdir.
Galaktografi (Duktografi); Meme süt kanalının içine radyoopak madde verdikten sonra direkt grafi çekilerek radyoopak maddenin süt kanalı içindeki yayılması görüntülenir. Teknik olarak yapılması zor bir yöntemdir. Akıntılı süt kanalının cilde açılan ağzı bulunup oradan yerleştirilen bir kanül içinden süt kanalının içine radyoopak madde verildikten sonra çekilen grafiye bakarak süt kanallarının yapısı hakkında değerlendirme yapılmaktadır. Çok az merkezde uygulanmaktadır. Hatalı sonuç verme oranı yüksek olduğundan, günümüzde pek uygulanmamaktadır. Onun yerine süt kanallarının içini gözle görmemizi sağlayan DUKTOSKOPİ yöntemi uygulanmaktadır.
Duktoskopi; Papillom tanısında son yıllarda uygulanmaya başlanan yeni bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. Duktoskopi, meme ucundan milimetrik çapta (0,5mm, 1mm) mikro endoskoplarla süt kanalı içine girerek, süt kanallarının içinin gözle görülerek ayrıntılı bir şekilde incelenmesidir. Duktoskopi yöntemiyle, süt kanallarında bulunabilecek olan lezyonlar direkt olarak gözle görülebilmekte ve en doğru tanı gerçekleştirilebilmektedir. Ayrıca, duktoskopi yöntemiyle hem sitoloji hem de patoloji incelemesi için örnek alınabilmektedir.
Duktoskopinin en önemli özelliklerinden birisi de sadece tanı amaçlı değil, tedavi amaçlıda kullanılabiliyor olmasıdır. Süt kanalı içinde saptanan bazı intraduktal papillomlar, eğer ince bir sapla süt kanalı duvarına yapışıksa, endoskopik olarak çıkartılabilmektedir. Duktoskopi aletinin çalışma kanalının içinden girilerek papillom sapından kopartılarak süt kanalı içinden ameliyata gerek kalmadan çıkartılabilir. Böylece papillom ameliyatsız tedavi edilmiş olur. Duktoskopinin önemli bir yararı da ameliyat gereken hastalara olmaktadır. Hastalıklı süt kanalının içindeki papillomun bulunduğu bölgeye işaret konularak ameliyat sırasında hastalıklı bölgenin bulunması kolaylaşır.
İntraduktal Papillomların Tedavisi Nasıldır?
İntraduktal papillomlar, çok azda olsa kanserleşme riski taşıdıkları için teşhis edildiklerinde duktoskopi ile ya da cerrahi yöntemle çıkartılmalı ve patolojik incelemesi yapılmalıdır.
Süt kanalı eksizyonu (Duktus eksizyonu); Genellikle cerrahlar tarafından hem meme başı akıntısının sona ermesi hem de çıkartılan süt kanalının patolojik incelemesi yapılarak kesin tanı konulabilmesi için sıklıkla tercih edilen yoldur. Kanal eksizyonu sırasında, akıntının geldiği meme ucundaki süt kanalı ağzından metilen mavisi verilerek duktus boyanarak ortaya konulur. Meme başının kenarındaki koyu renkli yuvarlak bölümün (areola) hemen yanından, küçük bir kesi (2-3cm.) yapılmakta, mavi boyalı süt kanalı ve içindeki papillom, çevresindeki çok az miktarda meme dokusuyla birlikte çıkartılır. Çıkartılan bu parçaların patolojik olarak incelenmesiyle kesin tanı konulabilmektedir.